23 Şubat 2018 Cuma

Biraz Şımaralım


Karaköy’de eni konu dolaştıktan sonra biraz spa keyfi yapmak için istikametimiz Kılıç Ali Paşa hamamı oldu. Öncesinde hamamın yanındaki mağazada dolaştık.

Yumuşacık peştemaller ve havlular…
Rengarenk bitkisel sabunlar…
Keseler ve terlikler…
Banyo tasları, güğüm..vs

Sonrasında dinlenme, ve kendimizi şımartma zamanı…

20 Şubat 2018 Salı

Karaköy’de Güzel Bir Pazar


Pazar gün yine Yaseminellam ile beraberdik. Bu sefer uzun süredir planladığımız kendimizi şımartma eylemini gerçekleştirmek için buluşmuştuk. Ancak öncesinde güzel bir kahvaltı yaptık. Kahvaltı mekanımız Dandin Cafe oldu. Aslında ben internetten biraz araştırmış ve başka bir cafeyi seçmiştim. Ancak önemli bir detayı atlamışım o da cafenin artık kapalı olduğu J Buluşmaya erken giden Yaseminella elinde navigasyon bir süre kapalı cafeyi aradıktan sonra beni araması ile durumun farkına vardık : ) E ne yapalım misafir umduğunu değil bulduğunu yer diyerek biz de başka bir cafeye konuk olduk.
Kahvaltı sonrası biraz yürüyüş... Hava soğuk olmasına rağmen güneşliydi.
Veee Fransız geçidi…
Karaköy’ün ara sokaklarında tasarım mağazaları bulmak mümkün. Yalnız bu sayı eskiden daha fazlaydı. Çoğu mağazanın kapandığını üzülerek farkettik.

Bir mağazada gözümüze takılan şirin bir mahalle…
Bir atlı karınca…
Böylece küçük bir tur attıktan sonra sıra geldi şımarma saatlerimize…O da öbür yazıya kalsın…

16 Şubat 2018 Cuma

Küçük Ayasofya, Kahve ve Muhabbet

Önce Alman Çeşmesi’nin yanından, sonra da kitabelerin ve burgu taşın yanından geçerek Küçük Ayasofya’ya doğru ilerliyoruz.
Sultanahmet’e defalarca kez gitmeme ve hemen hemen her bir noktasını ezbere bilmeme rağmen Küçük Ayasofya Camii’ni hiç görmemiştim. Yol boyunca el sanatları tarzında hizmet veren dükkanlar karşımıza çıkıyor. Çalgıcı kurbağaları selamlamamızın hemen akabinde ise Küçük Ayasofya karşımızda…
Küçük Ayasofya, kiliseden camiye çevrilmiş bir yapı.Zaten bu durum ilk bakışta hemen farkediliyor. Ve tam 1500 yaşında. Ne şanslıyız ki binlerce senelik geçmişi olan bir çok esere sahibiz.
Caminin içinden bir fotoğraf…
Küçük Ayasofya civarında biraz dolaştıktan tekrar Sultanahmet’e dönüyoruz ve bu sefer heybetli Ayasofya karşısında bir kahve molası veriyoruz. Hava puslu, yağmurlu ama Ayasofya yine güzel hep güzel.
Tabi bizim muhabbetimiz de güzel. Çok konuşarak, çok gülerek ve harika vakit geçirerek bir Pazar gününü noktalıyoruz.

13 Şubat 2018 Salı

Hint Mutfağı Deneyelim mi?


Gamze           : Yaseminella bugün farklı bir mutfak deneyelim mi?
Yaseminella  :??????????????????? Nasıl bir mutfak Gamze?
Gamze           : Farklı işte, yabancı bir mutfak J
Yaseminella  : Hint filan demeyeceksin umarım Gamze?
Gamze           : ????????.Galiba bugün hislerin çok kuvvetli Yaseminellam….

Yukardaki diyalog Sultanahmet tramvayında geçiyor. Uzun süredir Sultanahmet’teki meşhur Dubb restoranın yemeklerini denemek istiyorum. Ancak Yaseminellam farklı tatlara çok da açık değil. Hele en son onu İran mutfağına götürdüğüm ve orada midesini bozduktan sonra yoğurdu üfleyerek yiyiyor. Ancak benim doğum günü haftam olması dolayısıyla (evet 1 hafta doğum günü kutladım J) soluğu Dubb restoranın kapısında alıyoruz.
Burası yıllardır Sultanahmet’te hizmet veren bir Hint restoranı. Çoook şirin bir girişi var.
5-6 katlı bir bina ve her katında hizmet veriyor.
Hindistan’a özgü resimlerle süslenmiş duvarlarına bakarak, fotoğraflar çekerek en üst kata ulaşıyoruz.
En üst katta güzel bir manzara var. Bizim gittiğimiz gün hava puslu ve yağmurlu olduğu için çok güzel fotoğraflar yakalayamadık ama güzel havalarda eminim ki daha bi başka olur.
Gelelim yemeklere…Biz önce nan dedikleri bir tür Hint ekmeği denedik. Bizim gözlemeye benziyordu.
Sonrasında sebzeli hint böreği yani Samosa aldık. Oldukça lezzetliydi.
Veeee ana yemek…Shunhari Shikh Kebap diye bir Hint kebabı denedik. 
Sonuç olarak hoş bir deneyim oldu. Yaseminellam da memnun kaldı. Belki başka bir gün başka lezzetlerini de tadarız, belli mi olur J

7 Şubat 2018 Çarşamba

Da Vinci Sergisi

Geçtiğimiz hafta Uniq İstanbul içindeki Da Vinci sergisini ziyaret ettim. Farkındayım kısa aralıklarla bu ikinci sergi oldu. İçimdeki sanat aşkı filan depreşti sanmayın J sadece çok yakınıma gelen sergiyi kaçırmak istemedim.

Sergi girişinde Leonardo Da Vinci’nin hayatını anlatan kısa bir film seyrettiriyorlar. Sanatçıyı yakından tanımak  ve fikir sahibi olmak  için bu 10 dakikalık film oldukça faydalıydı.

Sergilenen eserlerin çoğu replika. Yalnızca bir kaç eser orjinaldi.

Orijinal eserlerden biri :  Venedik körfezi haritası..
Mona Lisa’sız bir sergi olmazdı. Replika olduğunu söylememe gerek yok sanırım.
Ancak aşağıdaki eser orijinal bir çizim. Da Vinci’ye ait değil ama yine dönemin ünlü sanatçısı Raffello’ya ait. O Mona Lisa’yı biraz daha gösterişli çizmeyi tercih etmiş, saçlara dikkat…
Ünlü sanatçıların Leonardo’ya ait eserleri kopyaladıkları bölüm.
Leonardo Da Vinci sadece bir ressam değil aynı zamanda bir bilim adamı, fizikçi, gök bilimci. Bu yüzden feyz aldığı ve gelişmesine yardımcı olduğu mekanik aletler için de ayrı bir bölüm vardı.
Veeee ünlü Haliç köprüsü…Çizimlerini yaptığı, padişaha sunduğu ama kabul görmediği ve bu yüzden yapamadığı köprüye ait anlatımlar da serginin bir parçasıydı.
Sergi nasıldı diye sorarsanız, eh iste yanıtını veririm. Çoğu eserin replika olması keyfi kaçırıyor. Yine de boş vaktiniz olursa bir uğrayın… 

2 Şubat 2018 Cuma

İyi ki Doğdum :)

Bugün bir yaş daha devirdim. Yeni bir yaşın daha heyecanını yaşıyorum. Artık 38 yaşındayım. Bugün telefonlar, mesajlar, sürpriz pastalar, mis kokulu çiçeklerle epey şımartıldım.  

O zaman iyi ki doğdum. Yeni yaşım hoş geldin J