27 Ekim 2017 Cuma

Tasarım Günlerine Devam

Eveeet, o zaman yeni hafta sonuna girmeden eski hafta sonunu tamamlayalım. Tomtom sokaktaki etkinlikte bina içlerine kurulan standların haricinde bir de sokakta açılan tezgahlar / standlar vardı. Bu tezgahların çoğunluğunu yiyecekler oluşturuyordu.

Zeytinyağlar, ballar ve ev yapımı makarnalar…
Nefis muffinler, cheesecakeler…
Çıtır çıtır ekmekler… Bu tezgahta ikram edilen ekmeği çok beğendim. Yapıldığı fırını /cafeyi en kısa zamanda ziyaret etmek istiyorum.
Son zamanların popüler uğraşlarından fanus ve çiçek tasarımları…
Ünlü bir markanın sponsorluğunda gelin ve damat J
Çiçeklerden bir salıncak…
Veee en çok ziyaretçi kabul eden alanlardan biri…3 boyutlu fotoğraf teknolojisi ile bir anda İtalya sokaklarına gidiyorsunuz.
İşte tasarım günleri böyleydi. Kaçıranlar üzülmesin Mayıs ayında tekrarı olacakmış, şimdiden söylemesi J

24 Ekim 2017 Salı

Tomtom Sokak’ta Tasarım Günleri

Geçtiğimiz hafta sonu Beyoğlu Tomtom sokakta tasarım günleri düzenlendi. Aklımda hiç gitmek yokken Pazar günü ani bir kararla tomtom sokağın yolunu tuttum. İyi ki gitmişim, çok hoş vakit geçirdim.

Mahallede yer alan bir kaç boş bina tasarım sergileri için kullanılmıştı. Her binada kendine has ilginç eşyalar sergileniyordu. Bina önlerinde maharetlerini sergileyen pandomim sanatçıları ve müzisyenler de keyfi arttırıyordu.
En sevdiğim standlardan biri burası oldu. Değişik temalarda çantalar, t-shirtler, sweat shirtler vardı. “She, the traveller” temalı bir tshirti kaptım buradan J
Takı, tuka…
İlginç çantalar…
Sokakta yer alan  binalardan bir tanesi de sanat eserlerine ayrılmıştı.İşte o eserlerden bazıları…
Gülnur Özdağları’ın plastik kullanarak ortaya koyduğu bir çalışma.
Devam edecek…

20 Ekim 2017 Cuma

Son Okuduklarım

Burada uzun süredir kitap paylaşımı yapmadığımı farkettim. O halde son okuduğum kitapları hemen paylaşayım.

İlki;  Kocan Kadar Konuş Diriliş J Kahkahalarla okuduğum ilk kitabın ardından ikincisini almakta hiç tereddüt etmedim. Okurken ilk kitaptaki kadar kahkahalar atmasam da yine severek okudum. Yazarın bir kitabını daha alabilirim sanırım :) Eğer biraz kafa dağıtmak, stresten uzaklaşmak istiyorsanız kesinlikle tavsiye ederim.
İkinci okuduğum kitap ise Defne Suman’ın “Yaz Sıcağı” oldu. D&R’daki indirimden yararlanarak bu kitabı almıştım. Romana başlarken yazarı tanımadığım için çok büyük bir beklentim yoktu. Ancak kitabı beğenerek bitirdim. Hikaye, 70’li yıllarda ve günümüzde geçiyor. Genç bir kadının sürpriz bir biçimde aile sırlarını öğrenmesini ve geçmişi ile yüzleşmesini anlatıyor.
Son okuduğum kitap ise sevgili Gülşah’ın hediyesi “Çocuk Yasası” oldu. Hikaye İngiltere’de geçiyor. Çocuklarla ilgili davalara bakan bir hakimin hikayesi. Hakimin verdiği ince kararlar insanların yaşamını nasıl etkiliyor? Bir gün henüz 18 yaşını doldurmamış yehova şahidi lösemi hastası bir çocuk dini inançları gereği kan naklini reddediyor. Bu noktada devreye hakim giriyor ve olaylar gelişiyor. Bu kitabı da merakla ve beğenerek okudum. Gülşah’cığıma buradan bir kez daha teşekkür ediyorum.
Keyifli okumalar…

17 Ekim 2017 Salı

Filmekiminin Ardından

Bu sene filmekimi festivalinde 2 film seyrettiğimden bahsetmiştim. Şimdi filmlerin detayını paylaşmak istiyorum.

Birincisi bir İtalyan filmi; Fortunata, yani Türkçeye çevrilmiş haliyle Şanslı. Filmin adına tezat şanssız bir kadının hikayesini izliyoruz. Eşinden şiddet gören ve boşanmaya çalışan bir kadının ayakları üzerinde durma mücadelesi anlatılıyor. Tüm gücünü küçük kızından alan Fortunata (Jasmine Trinca)’yı filmin kimi yerlerinde kızarak kimi yerlerinde de hak vererek seyrettim. Sonuçta sıkıcı olmayan, hızlı ilerleyen bir filmdi. Ama öyle aman aman bir film diyemem. Bir de diğer İtalyan filmleri gibi bol gürültülüydü J
İzlediğim ikinci film ise Son Tatil, orijinal adıyla The Leisure Seeker oldu. Biri kanser hastası diğeri Alzheimer olan bir çift, hayatlarının son dönemecinde tatile çıkmaya karar verirler. Daha doğrusu kanser hastası olan kadın karar verir ve eşini de alarak yola koyulur. Film boyunca onların yol hikayesini izliyoruz. Ödüllü oyuncular Helen Mirren ve Donald Sutherland’in baş rolleri paylaştığı bu filmi ben çok beğendim. Yer yer komik yer yer de duygusal olan filmi izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Kesinlikle tavsiye ederim.
Her iki film için de izleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler…

13 Ekim 2017 Cuma

Yine Beyoğlu, Yine Filmekimi

Yaseminella ile film ekimi bahnesi ile buluşmamızın ardından yine aynı bahane ile bu sefer Gülşah (https://gulsahtoptas.blogspot.com.tr) ile buluştuk.

Sabahın erken saatlerinde Beyoğlu’na hakim olan sessizliği seviyorum. Henüz kalabalık başlamamışken, itiş kakış olmadan İstiklal’de yürümek çok keyifli. Böyle sakin bir ortamda buluşarak öncelikle kahvaltımızı yaptık.
Sonrasında kitapçılarda, dükkanlarda oyalanarak Galatasaray’a kadar yürüdük. O esnada konu Masumiyet Müzesi’nden açıldı. Orhan Pamuk’un ünlü eserini ben henüz okumamıştım. Ancak kitap okuma hızına kesinlikle erişemeyeceğim Gülşah'cım tabi ki okumuştu. Çukurcuma’da kitabın adını taşıyan bir de müze var. Müzeyi her ikimiz de görmediğimiz için “E hadi gidelim Gülşah, sen kitabı da okuduğuna göre bana rehberlik yaparsın” teklifimi Gülşah da sıcak karşıladı ve müzeye doğru yol aldık. 

Yol esnasında karşımıza çıkan hoş grafitilerden bir örnekJ
Müze öncesinde durağımız son yıllarda yenilenen çehresi ile Tomtom Sokağı oldu.
Daha sonra bir kaç antikacının önünden geçtik. Çukurcuma, son yıllarda gelişme bakımından epey yol katetti. Buna rağmen bir çok yeri hala köhne ve bakımsız. Sanırım biraz daha zamana ihtiyacı var.
Evet ne diyorduk? Dolaşa dolaşa Masumiyet Müzesi’ne vardık. Fakat onu şimdi anlatmayacam. O başka bir yazının konusu.

Müze sonrası Gülşahcığımla kahve molası verdik. Eeee Çukurcuma’nın yokuşlarında yorulmuştuk J
Ve sinema zamanı… Amerikan yapımı bir film olan Son Tatil filmini seyrettik. Filmden de ilerleyen günlerde bahsedicem.
Film sonrası İstiklal’de sabah ki tenhalık yerini kalabalığa bırakmıştı. Güzel bir buluşmanın ardından kalabalığın içinde kaybolarak günü noktalamış olduk.

9 Ekim 2017 Pazartesi

Filmekimi Bahanesiyle Buluşma

Geçtiğimiz hafta Yaseminella ile filmekimini bahane ederek buluştuk. Zaten bize buluşmak için bahane olsun J Önce beraber kahvaltı yaptık. Ardından Beyoğlu’nda biraz gezdik. Sonrasında ise bir cafeye oturup kahvelerimizi yudumladık.

Kahve siparişimizde ilginç bir durum yaşandı.Ben şekerli kahve severim, Yasemin de sade . Siparişlerimizi verdik ve beklemeye başladık. Bir süre sonra garson kahvemizi getirdi. Kahvemizi getiren kişi ile siparişi alan kişi aynı değildi. Dolayısıyla hangimizin şekerli hangimizin sade istediğini bilmiyordu. Hoş elindeki kahvelerin farklı olduğunu da bilmiyordu ya o ayrı konu. Neyse biz bu durumu söyleyince siparişi alan kişi geldi ve uzun uzun fincanlara baktı sonrasında bi tanesini alarak bana diğerini de Yasemin’e uzattı ve “tadın beğenmezseniz yeniden yaptırırım” dedi. İkimizin kahvesi de gayet güzeldi, teşekkür ettik. Garson yanımızdan ayrılırken yanındaki arkadaşına aynen şöyle diyordu “falcı olacakmışım yanlış olmuşum”. Yurdumun insanı servis yaparken bile şansını denemekten kaçınmıyor J
Kahve keyfinden sonra sinemanın yolunu tuttuk. Filmekiminde yine güzel filmler vardı bu sene. Bizim seçimimiz bir İtalyan filmi olan Fortunata yönünde oldu. Bol gürültülü klasik bir İtalyan filmiydi. Başka bir yazıda konusundan bahsedicem.

Film sonrası ise Otantik’te yemek molası vererek hem filmin muhakemesini yaptık hem de biraz daha sohbet ederek günü noktaladık.