Evet, kadınlar pazarı sonrası
uğradığım semt Zeyrek oldu. Gitmeden evvel internette ufak bir araştırma yapmış
ve bunun sonucunda Zeyrek’te bazı evlerin UNESCO tarafından korumaya alındığını
öğrenmiştim. Bu evler Zeyrek geneline dağılmış olarak bulunuyor. İşte bazıları;
Sokaklar arasında gezerken kızıl
renkli hoş bir yapıya rastladım. Burası benim Haliç’te metrodan her inişimde
karşı yamaçta gördüğüm ama ismini bilmediğim büyük yapıydı. Zeyrek Camii ya da
Pantokrator Manastırı olarak bilinen yapı Doğu Roma dönemine ait.
Hemen yanında da İstanbul Kitapçısı
isimli cafe bulunuyor. Cafede bir yanınızda Pantokrator Manastırı diğer yanınızda
Süleymaniye Camii karşınızda Haliç ve Galata Kulesi manzaraları ile keyif
çatabilirsiniz.Ben de tam olarak aynısını yaptım.
Buz gibi limontamı yudumlayarak hem
manzaranın keyifini çıkardım hem de bol bol fotoğraf çektim.
Sonrasında Zeyrek sokaklarında biraz
daha dolaşıp Unkapanı’na inerek günü noktaladım. İniş esnasında serbest gezen
bu tavuklar da beni uğurladı J))
28 Temmuz 2017 Cuma
25 Temmuz 2017 Salı
Kadınlar Pazarı ve Nefis Büryan Kebap
Hafta sonu yine Fatih
taraflarındaydım. Bir kez gidince ayak alıştı J Bu sefer durağım Kadınlar
Pazarı oldu. Kadınlar pazarına tarihi Bozdoğan Kemeri’nden geçerek girdim.
Kadınlar pazarı, çoğunlukla doğu
tarafına ait yöresel yiyeceklerin satıldığı bir pazar. Bu pazarda yöresel
peynirler, baharatlar...vs bulmak mümkün. Pazarda satılan belli başlı yiyecek
ise kırmızı et.
Kuruyemişler…
Peynir çeşitleri…Baharatlar… Susamsız simitler… Kurutulmuş dolmalık biber ve patlıcanlar…
20 Temmuz 2017 Perşembe
Kamondo Merdivenleri
Galata son yıllarda butiklerin ve
cafelerin açılması ile keyifli semtlerden biri haline geldi. İtalyanca kursumun
da o tarafta olmasından dolayı ben de sık sık uğrar oldum. Geçenlerde kurs
çıkışı sokaklarında dolaşırken aklıma Kamonda Merdivenleri geldi. Bu
merdivenleri ve öyküsünü duymama rağmen hiç görmemiştim. O yüzden Karaköy’e
doğru biraz daha yürüyerek görme şansı elde ettim.
Kamonda merdivenleri, İstanbul’da
yaşan Kamonda ailesi tarafından yaptırılmış. Yapılma amacının da ilginç bir
nedeni var. Bu merdivenleri dönemin ünlü bankerlerinden Abraham Kamondo,
Avusturya Lisesi’nde okuyan torunlarının yokuşu rahat çıkmaları için yaptırmış J
Merdivenleri fotoğrafladıktan sonra
tekrar Galata’ya döndüm.
Güney restoranda bişiler atıştırmak
için mola verdim. Güney restoran, semtin en meşhurlarından biri. Galata Kulesi’nin
yanı başında ve ortamı oldukça iyi.
Sanırım gece Galata Kulesi’nin ışıkları yandığı zaman daha hoş bir ambiyansa
bürünüyordur.
Ben ilk kez uğradığım restoranda
pizza siparişi verdim. Karışık pizza sevmememe rağmen yanlışlıkla sipariş
verdiğim pizzayı sevdim.
Keşifle kalın….
17 Temmuz 2017 Pazartesi
Kapalıçarşı ve Havuzlu Restoran
Hafta sonu yine en sevdiğim yerlerden
birinde Kapalıçarşı’daydım. Devasa labirentin sokaklarında gezdim, incik boncuklara
dokundum, ufak tefek alışverişler yaptım.
Peştamaller, havlular ve diğer banyo
setleri…
Fincanlar…
Bir kaç dükkanda bu rengarenk ayakkabı
ve çizmelere rastladım. Sanırım bu ürünler turistler arasında revaçta.
Biraz acıkınca molamı Havuzlu
Restoran’da verdim. Buranın tanıtımını geçenlerde tv’de görmüştüm şimdi de
bizzat deneyimlemiş oldum.
Restoran, adını kapısının önündeki
havuzdan alıyor. Kapalıçarşının keşmekeşinden uzak, şırıl şırıl akan havuz sesi
ile burada bişeyler yemek mümkün.
Ben köfte tercih ettim. Fiyatlar da
uygundu.
Ayrıca restoranın üst katında bir
kahve salonu bulunuyor. Şatafatlı kahve salonundan bir fotoğraf aşağıda yer
almakta.
Üst kata çıkarken rengarenk
sıralanmış turşu kavanozlarını da fotoğraflamadan geçemedim.
Kapalıçarşı sonrası yavaş yavaş
Eminönü’ne doğru yürüdüm. Mahmutpaşa, Mısır Çarşısı, Tahtakale derken tarihi
yarımadada günümü tamamlamış oldum.
3 Temmuz 2017 Pazartesi
Kız Taşı ve Fatih Sarması
Camiden çıktıktan sonra Roma
döneminden kalma ünlü sütun, Kız Taşı’nı bulmak üzere Fatih sokaklarında
yürümeye başladım. Bu arada çevrede bir kaç esnafa sütunun yerini sordum ama
maalesef cevap alamadım. Böyle durumlarda şaşkınlık içinde kalıyorum. Herkes
her şeyi bilemez, herkesin ilgi alanları farklıdır ama insan semtindeki bazı
önemli şeyleri bilmez mi? Artık sadece reklamların, sosyal medyanın bize
dayattığı şeyleri bilir olduk.
Neyse biraz arama sonucunda Kız
Taşı’nı buldum. Sütun, MS 450 yıllarında imparator Marcianus tarafından
dikilmiş. 1908 yılında çıkarılan kaidesinde de Yunan tanrıçası Nike yer aldığı
için Kız Taşı olarak çağrılmaya başlanmış. Kız taşı, Fatih’in orta yerinde
ilgiden uzak, boynu bükük duruyordu.
Bir kaç fotoğrafını çektikten sonra Fatih'in başka bir simgesini görmek daha doğrusu tatmak için oradan ayrıldım.
Evet, fatih sarmasından bahsediyorum.
Fatih sarması, süngerimsi, hafif bir tatlı.Yıllardır,
Fatih’te küçük bir dükkanda sevenleri ile buluşuyor.
Ben de o meşhur dükkana uğradım ve tatlıyı
paket yaptırarak eve götürdüm. Porsiyonlar bir kişinin yeme kapasitesine göre
çok büyük onu baştan söyliyim. Peki beğendim mi? Maalesef ben sevemedim bu
tatlıyı. Tatlıda çok fazla yumurta kokusu ve yumurta tadı aldım ve sanırım
benim damak tadıma da hitap etmiyor. Ancak merak ettiğim bir lezzeti de denemiş
oldum.Keyifli haftalar dilerim…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)