30 Temmuz 2015 Perşembe

Blog Yazmaya Nasıl Başladım (Mim)?

Sevgili http://oytunlahayat.blogspot.com.tr beni mimleyerek blog yazmaya nasıl başladığımı sormuş. Hadi anlatalım o zaman.

Blog yazma fikri aslında hiç aklımda yoktu. Hatta blog dünyasının ne olduğu konusunda da bir fikrim yoktu. Bir gün eski iş yerimden bi arkadaşım “Gamze, bu kadar geziyorsun, okuyorsun, etkinliklere katılıyosun neden bunları internet ortamında paylaşmıyorsun” diye sordu. O anda bunun benim için çok gereksiz olduğunu düşündüm. Fakat sonraları onun çok ısrar etmesi benim de biraz aklıma yatmasıyla bloggera üye oldum ve blogumu açtım. Bloguma isim aldığım ay soğuk bir Ocak ayıydı. Ancak yine de bir türlü yazmaya başlayamadım ta ki 9 ay sonrası Eylül ayına kadar. Veee Eylül ayında epey hevesli bi şekilde ilk  yazımı yazdım. İlk yazımı bitirip yayınladığım andaki heyecanımı anlatamam. 10 dakikada bir sayfayı refresh yapıp acaba ziyaretçim var mı diye bakıyordum. Tüm dünya benim blog açmamı bekliyordu ya J Neyse tabi ki hep 0 rakamı ile karşılaşıyordum. Başlarda bu biraz beni hayal kırıklığına uğratsa ikinci ve üçüncü yazımı da yazdım. Yavaş yavaş sayfam ziyaret edilmeye de başladı. İlk ziyaretçilerimi gördüğümde çok mutlu olmuştum J Sonraları ise ilk yorum akabinde de ilk üye geldi J Böylece 3 sene akıp geçti.
Blog yazmayı gerçekten seviyorum. Blogun insan hayatı için güzel bir arşiv niteliği taşıdığını düşünüyorum. Mesela ben çocukluğumdan beri hiç günlük tutmayı başaramamıştım. Blog sayesinde sanal bir günlüğüm olmuş oldu. Artık ziyaretçi sayısına bakmak aklıma bile gelmiyor J Ancak güzel yorumlar almak, diğer blogger arkadaşların bloglarını takip etmek, onlardan yeni şeyler öğrenmek çok hoşuma gidiyor.

İşte benim blog hikayem de böyle...Ben özel olarak kimseyi mimlemiyorum. İsteyen herkes bu mimi yapabilir.

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Mutluluk Kutusu ve Mutluluk Tatlısı

Mutluluğu satın alabilir misiniz? Çok klişe oldu değil mi bu soru? Kimileri hayır asla, kimileri e artık mümkün diye cevap verecektir. Gerçek anlamda yani uzun süreli ben de hayır asla diyenlerdenim  ama günlük mutluluklar artık  satın alınabiliyor J Hatta bununla ilgili “Bir Kutu Mutluluk” isimli bir portal da kurulmuş durumda. Bu siteye üye olup, belli bir ücret ödedikten sonra o ayın temasına uygun hediyeyi talep ediyorsunuz. Tabi o hediyenin içeriğini bilmiyorsunuz. Kargo ile bir paket geliyor ve bu paket içinden çıkan sürpriz şeyler sizi mutlu ediyor. Ben de bu siteye üye oldum ve Temmuz temasına uygun paketi sipariş ettim. Temmuz temasının Gezgin Kutusu olması valla tamamen tesadüftü J Bayram öncesi de paketim geldi. Sürpriz ürünlerle karşılaşmak güzeldi :)
Mutluluğun bağlantılı olduğu bir diğer konu da sanırım midemiz. Aralarında görünmez bir köprü var. Ben de bu köprü zarar görmesin diye dün biraz mutfakta zaman geçirdim ve görüntüsü hoş, çok çok pratik bir tatlı yaptım.
Malzemeler:

1)1  paket Dr.Oetker muhallebi (Muhallebiyi tabi ki elde de yapabilirsiniz hatta daha sağlıklı olur ama benim vaktim olmadığı için hazır paket tercih ettim)
2)1 paket vişneli jöle (başka meyveli jöleler de kullanılabilir)

3)Süslemek için pasta süsü, damla çikalata, fındık, fıstık ne varsa artık.
Yapılışı:
1)Önce jöleyi arkasındaki tarife göre hazırlıyoruz ve kaselerin yarısına kadar boşaltıyoruz.
2)Kaseleri buzdolabına eğik bir biçimde  yerleştiriyoruz. (ben kaselerin altını havlu ile destekleyerek buzdolabı duvarına yasladım)
3)Bu arada muhallebiyi arkasındaki tarife göre yapıyoruz.
4)2-3 saat sonra jöle donmuş, muhallebi de soğmuş oluyor. Jölenin üstüne muhallebiyi döküyoruz. Böylece aşağıdaki tatlı ortaya çıkıyor J
Afiyet olsun...

23 Temmuz 2015 Perşembe

Milyon Taşı ve Firuz Ağa Camii

Dünya değişiyor, şehirler değişiyor, Sultanahmet değişiyor ama bir taş var ki orada yüzyıllardır değişmeden yerinde duruyor. Her gün önünden geçen binlerce genci, yaşlıyı her milletten insanı selamlıyor. Yerabatan Sarnıcı’nın yanında bulunan Milyon Taşı’ndan bahsediyorum.

Milyon Taşı, Doğu Roma döneminde yapılmış, Antik Roma Yolu’nun başlangıcı kabul edilen bir yapı. Önceleri 4 sütundan oluşan kubbeli bir görünümü varmış ama zamanla şimdi ki gibi tek sütunluk bir taş haline gelmiş.
Taşın hemen önünde ise ayak basılan noktadan diğer dünya şehirlerinin uzaklığı gösteriliyor. Biraz kenar bir yerde kaldığından biraz da çevresinde çok fazla görkemli yapı bulunmasından ötürü önünden gelip geçen insanlar tarafından kolay farkedilmiyor. Ben o civara sık sık gitmeme rağmen çok sonraları farketmiştim.
Milyon Taşı’ndan biraz daha ilerleyince, tramvay yolu üzerinde Firuz Ağa Camisini görüyoruz. Firuz Ağa, 2.Bayezid döneminde hazinerdarbaşıymış ve adına da bu camiyi yaptırmış. Yani her gün  tramvay için önünde büyük bir kalabalığın biriktiği bu cami tam 500 yaşında.
Caminin içi diğer ilk dönem Osmanlı camilerindeki gibi sade ve zarif.

Camiyi de gezdikten sonra kısa Sultanahmet turumu  böylece tamamlamış oldum.

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Müzeden Çarşıya

Mozaik müzesinin girişinin Arasta çarşısından olduğundan önceki yazımda bahsetmiştim. Müzeden çıkınca biraz da çarşıda dolaştım. Arasta çarşısını çok küçük bir Kapalıçarşı olarak düşünebiliriz. Burada, Kapalıçarşı’da satılan ürünlere benzer ürünler satılmakta.
Bakalım neler varmış...
İznik çinisi tabaklar...
Şıngır şıngır kapı süsleri...
Ben bu çarıkları çok seviyorum yaw...
Rengarenk çay takımları...
Arasta Çarşısı’nda kısa bir tur attıktan sonra - zaten isteseniz de uzun tur atamazsınız- Sultanahmet Meydanı’na doğru yol aldım.

13 Temmuz 2015 Pazartesi

Sultanahmet’te Gizli Saklı Bir Müze : Büyük Saray Mozaikleri Müzesi

Sultanahmet’te yürürken başımızı ne tarafa çevirsek tarihi bir eserle karşılaşırız. Sultanahmet öyle 1 günde baştan sona gezilmez. İyice tadını çıkarmak için bir kaç kez gitmek, eni konu gezmek gerekir. Burada bulunan Topkapı Sarayı, Ayasofya Kilisesi, Sultanahmet Camisi gibi büyük eserleri defalarca kez gezdim. Öte yandan ismini bi ara duyduğum aaa buraya da gitmek lazım dediğim Büyük Saray Mozaikleri Müzesine bir türlü gidememiştim ta ki geçtiğimiz hafta sonuna kadar. Pazar sabahı düştüm Sultanahmet yoluna ve istikamet doğru Büyük Saray Mozaikleri Müzesi J

Müze, Sultanahmet Camisi’nin arka tarafında yer alan Arasta Çarşısı ‘nın (bu da başka bir yazının konusu olacak) yanında yer alıyor. İçeri girerken müze kartı geçerli. Müze kartınız yoksa giriş 10 TL.
Burası çok yakın zamanda -40'lı yıllarda- keşfedilmiş bir yer. Bizans İmparatorluğu döneminde Sultanahmet semti o zamanki adıyla Saray Tepesi semti yine yönetimin merkeziymiş. Bugünkü Sultanahmet Cami ve Ayasofya Kilisesini içeren alan üzerinde büyük bir saray kuruluymuş. Ancak imparatorluğun çökmesinden sonra sarayın bir çok kısmı günümüze ulaşamamış. 40'lı yıllarda yapılan kazı çalışmalarında ise tesadüfen zemini tamamen mozaikle kaplı olan bir yapıya rastlanmış ve bu yapının kaybolan sarayın bir parçası olduğu saptanmış. Ardından yapılan çalışmalarda elde edilen tüm mozaikler buraya taşınarak burası müze haline getirilmiş.
Müze, çok kısa zamanda gezilebilecek büyüklükte. Yani yarım saat içinde detaylı olarak gezilebilir. Flashsız fotoğraf çekmek de serbest. Bazı çektiğim fotoğrafları aşağıda paylaşmak istiyorum.

Hecin devesi mozaği...
Kuzu yiyen ayı...
Değirmen ve geyik...
Aslan ve filin mücadelesi...
 Genç çiftçi başı ve kadın başı...
En önemli kısım tabi ki zemindi. Tek parça halinde oluşturulan mozaik kaplama zamanla kısmi olarak zarar görse de harikaydı.

6 Temmuz 2015 Pazartesi

Biri Ice Age İzliyorum Diye Dalga mı Geçti? :)

Evet evet biri dalga geçti J )) Sinema üzerine sohbet edip filmler hakkında konuşurken Ice Age sevmem dalga konusu oldu. Napalım olsun varsın, Ice Age seyretmeye devam.. J

Ice Age türkçeye çevrilmiş adıyla Buz Devri,  kesinlikle salt bir çizgi filmden ibaret değil. İçinde ince espriler barındıran, güzel seslendirilmiş, harika bir animasyon. Bir mamut (Manny), bir kaplan(Diego) ve bir tembel hayvanın (Sid) hikayesi ile başlayan film, yeni karakterler eklenerek 4 defa çekildi. Ben serinin ilk 3 filmini soluksuz seyretmeme rağmen 4.filmi seyretmeye bir türlü fırsat bulamamıştım. Nihayet geçen haftalarda 4.filmi de seyrettim ve her zaman ki gibi beğendim. Gülüp eğelenerek bir kaç saat geçirmiş oldum. Bu arada favori karakterim Sid yine harikaydı J
Eveet, sizin önereceğiniz çizgi filmden öte komik animasyonlar var mı?